Kasımpaşa kulübüne kayyum atanması futbol gündemine “bomba” gibi düştü…
Dolayısıyla da, insanlar ister istemez projektörleri o tarafa çevirdi…
Bu durumdan kulüp ne kadar etkilenir ya da etkilenmez!
Bilemem…
Bildiğim bir şey var ise, o da Kasımpaşalı oyuncuların kafası acayip şekilde karıştı!
Özellikle de yabancıların…
Kasımpaşa kulübüne kayyum atanması ya da kulübün TMSF yönetiminde olması beni ya da sizi çokta ilgilendirmiyor açıkçası…
Kafalarımızı o tarafa çevirmemizin tek sebebi, pazara günü Kasımpaşa ile oynayacağımız maç…
Yoksa Kasımpaşa’ya kayyum mu atanmış ya da devlet el mi koymuş çokta umurumuzda değil!
Bu gerçek…
Yukarıda da altını çizdiğim gibi, Kasımpaşa’nın Konyaspor ailesini ilgilendiren tarafı kayyum değil, pazar günü ortaya koyacağı performans.
***
Bir futbol kulübüne kayyum atanmasını zil takıp oynayacak halimiz yok…
Neresinden bakılırsa bakılsın, iyi bir şey değil…
Bir kulübün divana kalması, anahtarının valiye teslim edilmesi veya kayyuma devredilmesi!
Sadece kulüplere değil, hiçbir yere kayyum atanması hoş bir şey değil…
Kayyum atanıyorsa bir kuruma, orada yanlış giden bir şeyler var ki, devlet “Ağır olun da Molla desinler” deme ihtiyacı duymuş…
Kasımpaşa kulübüne kayyum atanmasının esas gerekçisi, şike veya teşvik değil, kulüp şirketi de olan Kasımpaşa Spor Faaliyetleri A.Ş.’nin yasa dışı faaliyetlerde kullanıldığı iddiası!
Dolayısıyla, Kasımpaşa kulübüne atanan kayyum yönetiminin seçim yönetimi olduğunu düşünmüyorum.
***
Konyaspor penceresinden baktığımız zaman, Kasımpaşa takımının, oyuncularının, teknik adamlarının mevcut ruh hallerine bakarak, bu maçın 3 puanını cepte görmek doğru olmaz…
Konyaspor Futbol Şube sorumlusu Yusuf Küçükbakırcı da, aynı düşüncede…
“Kasımpaşa kulübüne kayyum atanması veya herhangi bir sebep, Konyaspor olarak bizim ilgi alanımız değil. Biz sahanın dışıyla değil, içiyle meşgulüz. O nedenle de, Başakşehir maçına nasıl hazırlanmışsak, Kasımpaşa maçı hazırlıklarımız da aynı doğrultuda sürüyor. İnşallah İstanbul’dan iyi bir sonuçla dönüp milli araya yüksek bir motivasyonla gireceğiz” diyerek, sadece maça odaklandıklarının altını çizdi…
Doğru yöneticilik aklı da bu olsa gerek.
***
HAKEM MESELELERİ
Biraz takıntılı birisi olduğum için, Başakşehir maçının hakeminin yediği baskıdan dolayı, ikinci yarıda bütün taktir haklarını konuk takımdan yana kullanmasını hala içime sindirmiş değilim…
Böyle durumlarda bizim de gürültü çıkarmamız, hakemleri baskı altına almamız gerekmez mi?
Biz şehir olarak ülkenin kafa şehirlerinden birisiysek eğer, bu tür olaylarda kabuğumuza çekilmek, şehrin dünyaya açılan penceresi olan Konyaspor’un kamuoyundaki etkisi azaltmaz mı?
Bu nedenle Konya ve Konyaspor ailesi, zaman zaman takdir hakları, hataları ve kötüniyetli oluşlar da dahil, aleyhine gelişebilecek saha içi ve saha dışı olaylarda caydırıcı olma gücünü ortaya koymalıdır…
Başakşehir maçının ikinci yarısında gördük, bir hakemin nasıl 180 derece döndüğünü!
Haksızlığa karşı itirazlar sadece Başkan Ömer Atiker, Futbol Şube Sorumlusu Yusuf Kücükbakırcı’dan veya yönetiminden beklenmemeli…
Şunu söylemeye çalışıyorum; Konyaspor’a yapılan bir haksızlığa itiraz eden, sadece kulüp başkanları, yöneticileri ya da yazarlar çizerler olmamalı…
Bu düzeyde itirazların ya da söylemlerin, daha serti şehir adına dillendirilmesi gerekmez mi?
Sadece kulübü yönetenler değil, şehri yönetenler de, cüretkar hakem kararlarının sürüp gitmesini istemiyorlarsa, gürültünün en şiddetlisini çıkarmak zorundalar…
Kaldı ki, öyle de bir güçleri var…
O nedenle, gücünü hem iktidardan hem de muktedirden alan caydırıcı bir Konyaspor imajına şiddetle ve ivedilikle ihtiyaç vardır…
Başta Bakan Murat Kurum olmak üzere, Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, AK Parti İl Başkanı Fatih Özgökçen, Konyaspor Başkanı Ömer Atiker ve Konyalı vekillere büyük görev düşüyor…
Bu anlamda gürültü çıkarırlar mı?
Yeter ki, istesinler…
Değil gürültü çıkarmak, cahile lafı da anlatırlar, deveyi de yardan uçururlar.